Esasında absürt olan bu yazıyı yazmam. Sabah kalkar kalkmaz içimde bir his vardı ve o hissin akşam yemeğinde yediğim kuzu etinden olduğunu biliyordum. Neyse !
Türkiye de sinema sektörü çok hızlı ve tam gaz ilerlemekte...de nereye doğru ! cuma günleri vizyona giren filmlere bakıyorum ve elimden geldiğince, en azından haftada 3 kere sinemaya gitmeye özen gösteriyorum...(evimdeki korsan cd ler benden önceki kiracıdan kalmış, kesinlikle bana ait değil !)
Son yıllarda en fazla gişe yapan işlere bakarsak, mizah ağırlıklı işler başı çekiyor. Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar (her ne kadar "Ceren ile Celal" imdb de en kötü film seçilsede, 2.5 milyon barajını aştı), Ata Demirer gibi komedyenler, gişesi 2 milyonun altına düşmeyen ve en azından kafa dağıtacak kadar komik işler yapıyorlar. Ama onun yanında gerçekten komedi sınırlarına bile yaklaşamayan ama sosyal medyada, "Ahahahahah acayip komik bi iş yaptık aman ne olur seyredin, bak yazarken bile gülüyorum" mantığıyla, komik olduğunu inandırılma pazarlama mantığıyla tanıtılan ve gişede patlayan filmlere ne demeli. Sermiyan Midyat'ın "i love you" isimli filmini izleme gafletinde bulunup, 35.dakikadan sonra karanlıkta bileklerini kesmeye kalkanları da gördü bu ülke. Mizah diye geldik, bişey çıktı ! (bişey : tanımlanamayan uçan nesne)
Türk halkı artık absürt mizahın ve kaliteli işin peşinde gidiyor (recep ivedik serisinin milyonlarca izleyici çekmesi de karikatür mizaha iyi bir örnek olmasından kaynaklanmakta...yada Aziz Nesin gerçekten haklıydı !)

İşte bu sorunun cevabını bulduğunuz ve çektiğiniz filmlerde, Türk halkının zekasına saygı gösterdiğiniz sürece çekeceğinizi her iş 3 milyon barajını aşar (bir de başrolde Cem Yılmaz olursa o zaman garanti 3 milyon bunu da unutma sakın !)
Sonuç olarak aklınıza şu soru gelebilir, bugün cuma sinemaya gitsek mi? Tabi ki git, sinema sektörü canlı kalsın ki bundan sonraki her film, bir öncekinden daha iyi olsun (torrent sitesinde gezinme kardeşim, git filme !)